break in

  1. (a) zorla/kırarak) eve girmek, kırmak, (maymuncuk vb. ile) kapıyı açıp eve girmek.
    Someone broke in
    and stole all my money. (b) eğitmek, alıştırmak, öğretmek, yetiştirmek.
    Two weeks in the new office should be enough to break you in. (c) ilk olarak giymek/kullanmak.
    These shoes haven't been broken in: Bu pabuçlar hiç giyilmedi (henüz yepyeni). (d) söze karışmak, lâfını kesmek.
    He broke in with some ideas of his own. (e) yeni bir makineyi) az yükle çalıştırmak.
yönünü değiştirmek Verb
yaşama biçimini değiştirme
konuşmaya girmek Verb
devrede kesilme
sözünü kesmek Verb
zorla girmek, müdahale etmek, kesintiye/inkıtaa uğratmak.
The visitor opened the wrong door and broke
in on a private conference.
to break in on someone's thoughts: birinin düşüncelerini kesintiye uğratmak.
bir personelin işine alışma süresi
birşeyin yumuşamasını sağlamak Verb
birşeyin gevşemesini sağlamak Verb
birşeyi gevşetmek Verb
birşeyi yumuşatmak Verb
ani hava değişmesi
kopmak Verb
sürpriz ziyaret yapmak Verb
(sözü) kesmek, inkıtaa uğratmak, araya girmek.
Don't break in on the conversation.
güçlükle/zorla yol açmak.
The hunters broke through the underbush.
radyo yayınında kesilme
hava değişmesi.
okulda teneffüs sırasında
havanın düzelmesini beklemek Verb
pazarlıktaki kaybı yenmek Verb
ter basmak Verb
alevlenmek Verb
bayrak açmak Verb
ayaklanmak Verb
birini ısındırmak Verb
birini alıştırmak Verb
birinin ısınmasını sağlamak Verb
birinin alışmasını sağlamak Verb
birşeyi ikiye bölmek Verb
birşeyi yarıya bölmek Verb
birşeyi ikiye ayırmak Verb
birşeyi yarıya bölmek Verb
birşeyi ikiye bölmek Verb
birşeyi ikiye ayırmak Verb
konuta saldırı, meskene tecavüz, yasa dışı ve zorla bir binaya girme.
a break-in by burglars. Noun
ilk işlem, hazırlık çalışması, daha güç olan normal koşullara hazırlık olmak üzere yeni bir şeyin kolay
koşullar altında denenmesi/çalıştırılması.
Noun